Blogumun açıldığı tarihten bu yana yemek tarifleri ve el sanatları alanındaki hobi çalışmalarımla ilgili yazılar yazdım. Bir gün SEO teriminin bir yazıma konu olabileceğini hiç ama hiç düşünmemiştim. Her şeyden önce ilgi alanımda olmayan bir kelimeydi seo. Sanırım sadece ben değil, blogumun ziyaretçi sayısının %50 sini kapsayan ve benim gibi el işi hobi çalışmalarına ilgi duyan bir çok blogcu arkadaşımın da öncelikli ilgi alanı olmasa gerek. Son zamanlarda internette geçirdiğim vaktimin büyük bir bölümünü, seo ile ilgili araştırma yapmaya ve öğrendiklerimi blogumda uygulamaya ayırdım.
Eğer siz de seo konusunda hiç bir bilgiye sahip değilseniz ve ilginizi çektiyse hadi hep birlikte benim emekleme dönemime bir göz atalım.
SEO'nun genel tanımından önce bu terimle tanışmama vesile olan dmoz dizinine kısaca değinmek istiyorum.
Dmoz Nedir?: En kaliteli web dizinidir. İnternet siteleri, gönüllü editörler tarafından incelemeye tabi tutulduktan sonra eğer dmoz kriterlerine uygun bulunursa kategorilerine göre sınıflandırılıp en uygun dizine kayıt edilir. Dmoz dizinine eklenen siteler kaliteli backlink aldıkları için oldukça avantajlara sahiptir ve google da dahil olmak üzere aklınıza gelebilecek bütün arama motorları dmoz verilerine değer verir. Bu dizinde yer almak bir çok arama motoru sorgusunda gözükmek ve daha fazla ziyaretçi çekmek demektir.
Seo Nedir?: İngilizce Search Engine Optimization kelimelerinin baş harflerinden oluşan bu kısaltma, Türkçe'de Arama Motoru Optimizasyonu anlamında kullanılıyor. Daha anlaşılır bir tanımla, sitelerin, arama motorları sonuçlarında daha üst sıralarda çıkabilmesi ve dolayısıyla daha çok ziyaretçiye ulaşılıp ziyaretçinin siteden maksimum seviyede faydalanabilmesi için yapılan çalışmalar bütünü. Bu çalışmaları, site içi seo ve site dışı seo çalışmaları olarak iki ayrı bölümde değerlendirebiliriz.
El sanatları hobi blogcuları olarak neden seo'ya ihtiyacımız var?: Kendimiz üretiyoruz, kendimiz fotoğraflıyoruz, kendi özgün cümlelerimizle yazılar hazırlayıp bloğumuzda paylaşıyoruz. Bunlara eşlik eden daha bir çok madde olsa da blog serüvenimiz bu üç ana madde ile şekilleniyor. Bloglarımız, yayınladığımız çalışmaları görüp beğenip satın almak isteyenlerle iletişime geçme fırsatı da sunduğu için bir nevi vitrinimiz de oluyor.
Hiç bir özgün içeriği olmayan, tüm içeriğini farklı farklı sitelerden kopyaladığı yazı ve fotoğraflardan oluşturan, üstelik kaynak link belirtme zahmetine bile katlanmayan bazı siteler sadece iyi bir seo çalışması yaptığı için arama motoru sorgularında kısa süreli de olsa üst sıralarda çıkabiliyor. Pek adil bir durum olmasa da ne yazık ki yaşanıyor.
Google sürekli yeni algoritmalar geliştiriyor. Son zamanlarda yaptığı güncellemeler, kopya içerik yayınlayan ve arama motorlarını yanıltıcı çalışmalara girişen sitelerin hitinde düşüşe yol açtı çünkü Google özgün içeriğe çok önem veriyor. Bizler kendi özgün fotoğraf ve yazılarımızla yayın yapıyoruz, neden arama motorlarında daha üst sıralarda çıkıp daha çok ziyaretçiye ulaşmayalım? Bunun yolu, bloglarımızı seo açısından değerlendirip elimizden geldiğince seoya uygun hale getirmekten geçiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder